Sabote Edicilere Biz de Hakkımızı Helal Etmiyoruz…

Sabote Edicilere Biz de Hakkımızı Helal Etmiyoruz…

Milletçe, savunma sanayinde yerli ve milli imkânlarımızla geliştirilip, uygulama alanına konulan projeleri büyük bir ilgi ve iftiharla takip etmekteyiz. Açıklanan her projeden sonra, geleceğe daha ümitle bakmaktayız.

Gerçekten de savunma sanayimizde 2016 yılından beri muazzam bir ilerleme kaydedilmektedir. “Küresel olarak rekabetçi özgün güç sistemleri sahibi olmak” vizyonuyla; ASELSAN, HAVELSAN, ROKETKSAN, TAİ, TEİ vb. sektörün tüm kuruluşları, var güçleri ile çalışmaktalar. Savunma sanayinde ülkemizi hedeflediğimiz noktalara taşıyacak teknolojilerin sınıflandırılması ve tanımların oluşturulması amacıyla pek çok bilimsel çalışmaya imza atmaktalar.  

Bu çalışmalarda, savunma sanayimizin şu anki ihtiyaçlarını gidermek ve geleceğe yönelik projelerini geliştirmek amacıyla; kısa, orta ve uzun vade ürün ve teknoloji projeksiyonu kapsamında birçok proje hayata geçirilmektedir.

 Daha önce dışarıdan satın aldığımız ancak şuan kendi savunma sanayi şirketlerimiz tarafından çalışılmakta/üretilmekte olan çok önemli ihtiyaç alanlarındaki bağımlılık derecesi azaltılmıştır.

     Çalışma yapılan ve sürekli proje geliştirilen bu alanları genel olarak alt alta sıraladığımızda işin önem derecesi ve büyüklüğü daha açık bir şekilde anlaşılabilir.

Ülkemizin ihtiyaç duyduğu; siber güvenlik, komuta kontrol, haberleşme, bilgisayar, istihbarat ve keşif gözetleme (C5ISR),  taktik araçlar, deniz platformları, hava platformları,  uzay / uydu platformları, eğitim ve simülasyon sistemleri,  silah, roket ve füzeler,  ileri malzeme ve imalat teknolojileri, ulaşım, güvenlik, enerji ve otomasyon sistemleri gibi birçok alanda sayısız çalışma yapılmaktadır. Bütün bunlar bizi mutlu etmektedir.

    Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde ve destekleriyle büyük bir kararlılıkla devam etmekte olan bu projelerden  “İlk Milli Helikopter Motoru TEİ-TS 1400’ün teslimi ve tasarım merkezi açılışı geçtiğimiz günlerde gerçekleştirildi.  Sayın Cumhurbaşkanımız açılış törenine canlı bağlantı yoluyla katıldı. Hepimiz töreni büyük bir heyecanla ve gururla izledik. 

    Törendeki faaliyetin sorumlusu olan TEİ, 2018 yılından itibaren havacılık alanındaki pek çok projeyi başarılı bir şekilde yürütmüş ve birçok ilke imzasını atmıştır. Bunların başında;  Türk Silahlı Kuvvetlerimiz için geliştirilen T625 Helikopteri’ne güç verecek, aynı zamanda bazı uyarlamalarla ATAK Helikopteri’ne de entegre edilebilecek, TS1400 turboşaft motorunun ateşlemesi gerçekleştirilerek, TS 1400’ün TUSAŞ’a teslim edilmesi gelmektedir.  

     Yine, TEİ tarafından; ANKA için geliştirilen PD155 turbodizel motorunun ilk uçuş testleri başarıyla tamamlanmış ve ANKA ilk defa yerli bir motorla göklerle buluşturulmuştur.

    Yeni nesil İHA’lar için daha fazla güç ve irtifa yeteneği kazandıracak olan diğer millî motorumuz PD170, yer testlerinde 2.500 saati başarıyla tamamlamıştır. Gerçekleştirilen dayanım testleri ve sürekli iyileştirilen tasarım çözümleri ile PD170’in olgunluk seviyesi, uçuş testlerine başlanması için yeterli seviyeye ulaştırılması gibi birçok olmazsa olmaz projeyi söyleyebiliriz. TEI bu tasarım alanındaki başarılarının yanı sıra, imalat faaliyetlerinde de çok başarılı bir grafik sergilemiştir.

    Bütün bu başarılı çalışmalara rağmen, daha önceki dönemlerde olduğu gibi eski dönemlerin bazı alışkanlıkları gereği, bu gerçekleştirilen projelerden hiç de hoşlanmayan, engellemeye çalışan bazı sistem tıkayıcıların faaliyette olduğunu da üzülerek görmekteyiz.

    Bunun güzel bir örneği işte biraz önce bahsettiğim, Eskişehir’deki ilk milli helikopter motoru TEİ-TS1400’ün teslimi ve tasarım merkezi açılış töreninde yaşandı. Sayın Cumhurbaşkanımızın Vahdettin Köşkü’nden canlı bağlantıyla yapmış olduğu konuşmasından sonra, motorun testine geçildi. Motorun ateşlenmesi öncesinde kısa süreli bir gecikme yaşandı.
     Sayın Cumhurbaşkanımızın “Evet şu anda sizleri izliyoruz hazır mıyız?” sorusuyla birlikte, TEI Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Prof. Dr. Mahmut Faruk Akşit’in “Motor çalışıyor efendim. Töreni sabote etmek isteyenlere hakkımızı helal etmiyoruz” demesi canlı yayına damgasını vurdu. Onca çalışmanın arkasından, başarının tüm kamuoyunca da görülmesi arzusunda olan Sayın Prof. Dr. Mahmut Faruk Akşit’in bu sözleri niçin sarf ettiğini çok iyi araştırmamız gerekiyor.

    Yine Sayın Prof. Dr. Mahmut Faruk Akşit’in tekrarla ve ısrarla ifade ettiği “Motor test ekibini tekrar canlı yayında görmek istiyoruz. Lütfen işinizi düzgün yapın. Uzun yıllar boyunca gece gündüz demeden motorun çalışmasında, defalarca engelleme girişimine karşı gelip başarıya ulaşan bu ekibimizin alın terini Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TAİ) bünyesine sizlerin huzurunda teslim etmekten büyük gurur duyuyorum” sözlerindeki “defalarca engelleme girişimi” ifadeleri bir tarihçi ve asker olarak bana hiç yabancı gelmedi.

    Bana ilk bakışta benzin konulması unutulan veya unutturulduğu için, dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in çalıştıramadığı ve bu nedenle seri üretimine geçilemeyen Devrim otomobilinin hazin hikâyesini çağrıştırdı.

    Yine yıllar önce görev yaptığım Bando Okulları Komutanlığı Nizamiyesi’nde, bir zamanlar ASELSAN’daki bazı yazılım projelerinde görev almış olan Burhanettin Asteğmen’in durduk yere intihar edişini veya intihara zorlanışını hatırlattı. Savunma sanayinde sayısız yararlı proje geliştiren ama pazar bulamayan, birçok yerli ve millî firma sahibinin dertlenmelerini hatırlattı… Bunlar benim burada sayabildiklerim. Söylenecek daha çok şey var.

    Evet, bu işler başarılıyor ama kolay olmuyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın sürekli talimat ve takipleri olmasa, sanırım hepsi yerinde sayacak. Bizim millet olarak başarılı olmamız için olmazsa olmazımız, ihtiyacımız olan her alanda varlık gösteren bu şuursuz zihniyetten biran önce kurtulmaktır.

    Ülkemizin bölgesel bir güç olarak kendisini göstermesinin önüne geçilmesi için bilinçli şekilde kuşatıldığı, her tarafta yaratılan yapay sorunlarla oyalanmak istendiği bir süreçte gerçekleştirilen bu projelerin önemi düşünüldüğünde, bu şuursuzlardan kurtulmanın zorunluluğu çok açık görülebilir.

    Yine, emperyalist düşünceye sahip büyük devletler tarafından ülkemizin birlik ve beraberliğinin bozulması ve bölünmesine yönelik terör örgütlerine verilen güçlü destekler incelendiğinde, bu projelerin ne derecede önemli olduğu çok rahat bir şekilde idrak edilebilir.

Görüldüğü üzere; bugün savunma sanayimizin ulaşmış olduğu teknolojik seviye, sektördeki tüm kuruluşlarımızın ve üniversitelerimizin olağanüstü çalışmaları sonucunda gerçekleşmiştir.

 Sonuç olarak, savunma sanayindeki bu başarının devamı için; geleceğe yönelik hedeflenen tüm ürün ve teknolojilerin belirlenecek bir süreç içinde, kendi millî ve yerli şirketlerimizle üretilmesi gerekmektedir. Bu yerli ve millî firmalarımızın hükümetimiz tarafından desteklenerek, faaliyet alanlarındaki çeşitliliğini artırıcı kararlı bir tutum izlenmelidir. Kendi firmalarımızın geliştirdiği ürünlerin ilgili birimlerde etkin bir şekilde kullanımının sağlanması lazımdır. İhtiyaçların karşılanmasında zorunlu olmadıkça yabancı firmalardan sağlanan ürünler yerine, alımlarda önceliğinin bizim kendi firmalarımıza verilmesi gerekmektedir.

Yine sistem içerisinde etkin konumlarda olan fakat şuursuz, gelişime ve millî üretime destek vermeyen tüm kişilerin ayıklanmasına bağlıdır.

 Savunma sanayimizin gelişmesi için fedakârca çalışan, tüm akademisyenlerimizden, bilim adamlarımızdan, mühendislerimizden, projelere destek veren işadamlarımızdan ve siyasilerimizden Allah binlerce kez razı olsun.  Şanlı Türk Ordusu’nun gücünü ve başarısını sonsuza kadar daim kılsın…