Beni bir ben, bir de Rabb’im anlar
Beni bir ben, bir de Rabb’in anlar
İnsanın kederinin içine sığmayıp dışına taştığı anları vardır. Ölçersin, tartarsın, eklersin, çıkarırsın ama işin içinden çıkamazsın. Kelimeyle ifade edemez, hislerini sadece siyah beyaz bir fotoğrafla yansıtırsın.
Sayfayı çevirmekle, kitabı kapatmak arasında seçim yapmanız gereken anlar vardır. Bir dahaki sefer yoktur, mola yoktur, ikinci bir şans yoktur. Bazen şimdi ya da asla zamanıdır.
Bazen yazabilsen hissettiklerini sayfalar dolusu cümleler dökersin satırlara. Anlatabilsen, günlerce sürer belki dudaktan dökülenler. Ama öyle anlar vardır ki; sadece hissedersin. Ne yazabilir nede anlatabilirsin.
Zor zamanlar insanın acziyetini ortaya koyar. Variyetler hiçbir işe yaramaz, çaresiz kalır. Korkuya kapılır, ruhun Rabbine sığınır, duaya sarılır yüreğin. Çünkü başka bir yol yoktur.
“Allahım, kendimi sana teslim ettim yüzümü çevirdim, işimi havale ettim, sırtımı dayadım, azabından korkarım, senden başka barınak yoktur hüküm senin dir, mağfiretine sığınır rızanı dilerim” dersin.
İşte bazı düşünceler dualara benzer. Beden hangi konumda olursa olsun ruhun diz çöktüğü anlar.
“Hani vardır ya bazı anlar; Seni bir sen, bir de Rabb’in anlar..”İşte o anlar…
Geçmişe tövbe geleceğe duâ ederek, selam ve dua ile…