UA-131003470-2
DOLAR 32,1732
EURO 34,8609
ALTIN 2.252,49
BIST 8.807,38
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 16°C
Hafif Yağmurlu
Ankara
16°C
Hafif Yağmurlu
Çar 22°C
Per 20°C
Cum 20°C
Cts 22°C

Korona Sürecinde İslam’ın Yükselişi ve Rüya…

02.04.2020
610
A+
A-
Spread the love

Korona Sürecinde İslam’ın Yükselişi ve Rüya

Bütün dünyayı etkisi altına alan korona virüsü ülkemizde de etkili olmaktadır. İnsanlık büyük bir sınav veriyor.

Bugün Sinop İl Müftüsü Ali Hayri Çelik hocamın sosyal medya facebook hesabında konuyu çok güzel işlemiş, tam manasıyla mükemmel olan bir yazısını okudum. Değerli hocamın engin hoşgörüsüne sığınarak yazısını aynen sizlerle paylaşıyorum.

“KORONA SÜRECİNDE İSLAM’IN YÜKSELİŞİ VE RÜYA…

Korona salgını başladığı günden beri herkes kendi inancı doğrultusundaki ilke ve prensiplerine dönmeye başladı.

Papa İtalya’da boş sokaklarda dua ederek insanlara umut vermeye çalışırken, İsrail Sağlık Bakanı: Mesih gelecek bizi kurtaracak, Mesih bizi dünyadaki tüm dertlerden arındıracak” dedi.

Pagan kültürüne sahip çevreler de kendi kutsalları doğrultusunda efsaneler oluşturmaya başladılar. Müslümanların da İslam Peygamberi Hz Muhammed (sav)’in emrettiği karantina uygulamasını, yemekten önce ve sonra ellerin yıkanması, uykudan uyanınca ve tuvaletten çıkınca ellerin temizlenmesi gibi konuları yeniden dünya gündemine taşımasıyla bilgi çağı bu dönemde tüm dünya İslam’ın bir temizlik medeniyeti olduğunu öğrenmiş oldu.

Bin dört yüz yıl önce hijyen kurallarının bilinmediği çöl ikliminde Müslümanların bunlara dikkat etmesi Peygamberimizin sünnetinin hem fıtri oluşu hem de geleceğe ışık tutan çağlar üstü örnekliği bir kez daha tescillenmiş oldu.

İnsanoğlunun en son teknolojik imkan ve kabiliyete sahip olmasıyla güçlü devletlerin zayıfları ürettiği silahlarla yok ettiği bir dönemde, zengin-fakir, güçlü-güçsüz ayırt etmeden herkesi görünmeyen bir virüsün tehdit etmiş olması dünyada sahip olduklarımızın bir fayda vermediğini koca koca devletlerin aciz, çaresiz ve yapayalnız kaldığını göstermiştir.

101 yaşında ölen zenginliği dolayısıyla 6 kalp, 3 böbrek ve 2 ciğer nakli olduğu iddia edilen David Rockefeller gibi yeni dünya düzeni ve yönetim modelleri oluşturma adına büyük planlar yapan insanların da bu virüsten kurtulacaklarına dair bir garantileri yoktur.

Tüm geçici statüleri ve makamları sıfırlayan bu virüs insanların geleceğe dair yaptıkları bütün planlarını alt üst etti. Endülüs Medeniyetini tarihe gömen ezan okunmasını yasaklayan ve Gırnata Sarayında dua edilmesine bile tahammül göstermeyen İspanya’da ezanlar okunmaya başladı. Almanya’da ve Hollanda’da da belirli camilerde ezan okunmasına izin verildi. İtalyan devlet başkanı da çıkıp “İşimiz Tanrı’ya kaldı” diyor. ABD Devlet Başkanının bulunduğu resmi bir toplantıda Kur’an okunuyor, yanındaki eşi ciddiyetsiz durunca “Bak Kur’an okunuyor ciddi ol” dercesine onu Kur’an’ı dinlemeye davet ettiğini görüyoruz.

Aslında virüsün yayılıp insanlığın çaresiz kaldığı andan itibaren güçlü devletler dahi kendi güçlerinin bir yere kadar yettiğini bu büyük musibetin ancak dünyayı var eden güç tarafından durdurulacağını gördüler. Kendileri ellerindeki masumların kanlarının dezenfektan ve temizlik maddeleri ile çıkarılamayacağını anladılar. Ezilen ve horlanan Müslümanlardan dua etmelerini istediler. Bu onların musibetlerden ders çıkardıkları anlamına gelmiyor. Zira tarihte olduğu şimdi de Allah bu sıkıntıdan kurtarsa masumları öldürmeye devam edecekler.

İçlerine düştükleri zulüm çemberi gözlerini kararttığı için hakikatten ve hidayetten uzaktadırlar. Ancak önyargısız ve vicdanları kirlenmemiş insanlar Allah’ın izniyle İslam’ın bir insanlık medeniyeti olduğunu göreceklerdir.

Dünyayı algıyla yönetip, Müslümanları katil ve barbar göstererek İslam’ın şefkat ve merhamet medeniyeti olduğunu perdelediler. Okullarda yeni yetişen nesillerine Müslüman gençleri terörist gösterdiler. Ama virüsle birlikte İslamofobi endüstrisi de çöktü. Başlarını kaldıramadıkları virüsle mücadeleye yoğunlaştılar. Anladılar ki kendi kirli elleriyle dua edecek yüzleri yok, yetiştirdikleri yeni nesle armağan edecekleri temiz bir mazileri yok.

Havayı, toprağı, suyu kirleten Batılılar oluşturdukları kalpsiz ve vicdansız bir dünyayı çocuklarına miras bırakacaklar. Kendilerinin de inanmadıkları korsan insan hakları ve sahte özgürlükler manzumesi çökünce bir arayış içerisine girdiler. Ama bu arayış yalnızca virüsten kurtulmak için…

Kalplerin özünü bilen Rabbimiz “Onlar ağızlarıyla Allah’ın nûrunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de Allah nûrunu tamamlayacaktır. (Saff,8) buyurmaktadır.

ABD’de gündemi belirleyen ve attığı manşetlerle dünyayı dizayn eden haftalık “Newsweek” dergisi “Koronavirüs’ten Korunmak İçin Muhammed Önerisi” başlığıyla çıktı. Peygamberimizin temizlikle ilgili sünnetinin konu edildiği yazıda Peygamberimizin veba hastalığı dolayısıyla önerdiği karantina uygulaması, uyanınca ellerin yıkanması, yemekten önce ve sonra ellerin temizliğini emrettiği mübarek sünneti dünyayı yöneten Siyonist uzantılı derginin kapak konusu oldu.

Bu virüs salgını dolayısıyla insanlık İslam’daki temizliği, tahareti, gusül abdestini, karantinayı, tuvaletten sonra elleri yıkamayı öğrenmiş oldu. Bugün modern tıbbın geldiği nokta da aynı temizliğe ve hijyen kurallarına işaret ediliiyordu. Önyargısız ve vicdanlı insanların İslam’ı kabulün önündeki engeller kalkarak İslam’ı temizlikle tanıyan insanların İslam’la bilimselliğin örtüştüğünü İslam’ın insanlığın dini olduğunu keşfetmiş oldular.

Tüm bu gelişmelerle İslam dalga dalga dünyada yayılırken birden yaşlı bir kadının Peygamberimizi rüyada gördüğü iddia edilerek sumaklı suyun Peygamberimizin tavsiyesi olduğu ortaya atıldı. Okumaya, araştırmaya, derin tefekkür etmeye çağıran Kur’an’ın mantık örgüsüyle çelişen bu rüya bu süreçte İslam’ın bilimsel verileri esas aldığı ve mensuplarını bilimsel çalışmalarla birlikte Allah’tan ilahi yardımı talep etmeye çağırdığı tüm dünyaya yayılmışken tekrar İslam muarızlarının İslam’ı bilimsellikten uzak rüya ve hurafelerle dolu olduğu algısının oluşturulmasına neden olmuştur.

Allah’ın yardımı ve yol göstericiliği yalnızca kendi yolunda insanlığın hayrına gayret eden ve çalışanlar içindir. “Bizim uğrumuzda cihad edenleri biz elbette yollarımıza iletiriz.” (Ankebut 69) ayetiyle Rabbimiz kendi uğrunda çalışarak, yazarak, çaba sarf ederek, gecesini gündüzüne katanlara bir yol değil bir çok yollarını göstereceğini müjdeliyor.

İlmi çalışmayı bırakarak gördüğü rüya ile başarı sağlamak “İnsan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.“(Necm,39) ayetindeki insan emeğine de saygısızlıktır.

Hz Süleyman’a Sebe Melikesinin tahtını göz açıp kapayıncaya kadar getiren kişinin kitaptan ilim sahibi olan birinin olması (Neml,40) da ilme, çalışmaya, çaba ve cehd gayrete değer verildiğini göstermektedir. Hz İbrahim’in hanımı Hacer ve oğlu İsmail’i Kabe’nin yanı başında bırakmasından sonra ıssız çölde yavrusuna su arayan anneye Allah’ın bir ikramı olan “zemzem” armağan edilmiştir.

Zemzem, miskin miskin oturan bir anneye değil, yavrusuna su bulabilmek için Safa ve Merve arasında tüm güç ve kuvvetini toplayıp su kaynağı aramak için yedi defa koşan bu uğurda canını dişine takan deyim yerinde ise bedelini ödeyen bir anneye ilahi bir hakediş olarak takdim edilmiştir. Dolayısıyla Allah’ın yardımı ve ilhamı gelecekse bu uğurda çalışan ve laboratuvarlarda alın teri döken insanlara gelmelidir. Her zaman olduğu gibi genişlik anında da, sıkıntı anlarımızda ve böyle zorlu süreçlerde de Allah’ın yardımına muhtacız. Tıp da Astronomi de, Fizik de Kimya da Allah’ın ilmidir.

Allah’ın kainata koyduğu yasaları keşfedip insanlığın yaşadığı maddi ve manevi sıkıntılarına çözüm üretmek, çare aramak bizim görevimizdir. İslam alimleri ömürlerini adadıkları ilmin kitabını yazarken Allah’tan yardım istemişler “Gayret bizden tevfik Allah’tandır.” demişlerdir.

Bir virüsle insanlığa acizliğini ve çaresizliğini hatırlatan Allah Müslümanlara da bu süreçte dinlerini en güzel bir şekilde insanlığa duyurma fırsatı vermiştir.

Maddi ve manevi ızdırap içerisinde kıvranan insanlığın kurtuluş reçetesi İslam’dadır. Bize düşen görev paranın pulun geçmediği bu korona sürecinde İslam’ın hayat veren ilkeleri ile insanlığın dirilişine katkı sağlamaktır.

Rabbim bizleri İslam’ı en iyi temsil edip insanlığın hidayetine vesile olanlardan eylesin.”

AMİN, yüreğinize sağlık hocam…..

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.