Davası Hak Olanın Derdi Büyük Olur
Davası Hak Olanın Derdi Büyük Olur
İstisnasız her akıl sahibi insanın bir davası vardır. Akıl şuura membaa olur, şuur ilmi kuşanır. Bunlar birleşip hakikat istikametinde yol alırsa kişi hak yolunda dava ehli olmuş olur. Hakikat istikametinde akıl yol, vicdan ise bu yolda bizim rehberimiz ve ışığımız. Vicdanın rehberliği olmadan hakikate ulaşılamaz.
Bir insanın takriben 70 yıllık bir ömrü “Geçim davası, ekmek davası, koltuk davası…. kısaca masa, kasa, nisa davası” yörüngesinde küçük dertler peşindeki küçük ve basit insanlar olabilirler. İnsanı yoldan ve baştan çıkaran üç tehdit; “servet, şehvet ve şöhrettir”. Kimileri bu gerçeği “ masa, kasa, nisa” üçlemesiyle ifade eder. Hangi kelimelerle anlatılırsa anlatılsın tehditler bellidir.
Zalimin, arsızın, hırsızın ve hainin güce (Kasa-Masa-Nisa) hükmettiği yerde; mazlum, sadakatli, dürüst ve dava ehilleri; gariptir, yanlızdır!
Ne mutlu o dava ehli gariplere..! “İslam garip geldi, garip gidecek.”(hadis) “Sen doğru dur eğri belasını bulur”. Allah (cc) Peygamberine: “Eğer seni sebat ettirmeseydik, andolsun ki sen onlara biraz meylederdin.” (İsra 74) diyor.
Öyleyse Allah’tan çokça sebat istemek gerekir. Çünkü Nisa/Rical, Masa, Kasa imtihanları o kadar zor ki?
Nedir gerçek dava?
Kimisi için ulvi bir uğraşı, kimisi içinse süfli bir amaçtır. Kimisi için yaşamın anlamı kimisi için emeline ulaşmanın aracıdır…
Yüce Allah, her aklın anlayabileceği üslupla buna “kulluk” (zariyat-56) adını veriyor. “insanın kulluk gayreti insanın temel varoluş sebebi ana davasıdır.” Yani, Yüce Allah`ın razı olacağı şekilde yaşama gayreti insanın amacı denilebilir. O zaman “dava esastır, amaçtır.. ” hayaller/ ülküler/ idealler amaca ulaşmak için araçtır. Amaçsız insan anlam bulmamış sıradanlaşmış, basit olana razı olmuştur.” Şeklinde yorumlanabilir. Dava insana bir amaç verir. Amaç insana anlam katar, insana güç verir, insanı araç arayaşına sokar. Kişi davasıyla tanınır, çünkü dava iddiadır, dava davettir, dava insanın kendine taraf tuttuğu aynadır.
Gerçekte davası Allah olan canlı devasa olur, kıymet bulur. Bu deva ile insanlığa davette bulunabilir. Hayatı anlamlı olur. Dağ taş… O`na selamda bulunur, çünkü o artık haliyetü-l arz makamında bulunur. Hayatının manası olur. “Rabbim Allahtır. Her şey O`nun rızası içindir.” der, yaşam yürüyüşü anlam kazanır.
Davası olmayan kuru ağaç gibidir. Bütün varlığı ancak etrafındaki birkaç kişiye sunabileceği soluk ile sınırlı kalır. Hevası olur. Hevası onun en büyük davası olur.
Ve ne hazindir ki bu gök kubbenin altında Yüce Allah dışında en çok tapılanın heva olduğudur.
“Sen de sabah akşam O’ nun rızasını İsteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi “istek ve tutkularına (hevasına)” uyan ve … “( Kehf Suresi /28 )
Selam ve dua ile…