Edebini un, ilmini tuz yap!
Edebini un, ilmini tuz yap!
Konuşanın çok, yaşayanın az olduğu şu toplumda, bulunduğun makamın hakkını vermek, söz ile değil, hal ile tebliğ edebilmektir.
“Elhamdülillâh Müslümanım” demekle iş bitmiyor. İslam’ı ne kadar temsil edebiliyoruz asıl soru bu. Her gün bu soruyu kendimize soralım..
Bu ortamların Mus’ab’ı, Ömer’i, Selman’ı olmak istiyorsan, söz adamı değil, hal adamı olmak durumundasın.
İmam-ı Malik; “Edebini un, ilmini tuz yap!” der.
“İlmini tuz yap amelini/edebini un” demek suretiyle bu çağda yol almanın formülünü gösteriyor aslında. Modern çağda Rabbani kişiliğin kodlarına sahip olmak imanda samimiyetin göstergesidir. Bugün İslam’ı tebliğden, söz ve retorikten ziyade “temsil”e (amel-güzel örneklik) ihtiyacımız var.
O halde, halimiz un gibi çok, sözle nasihatımız tuz gibi az olmalı. “Tebliğ” ve “temsil” söz konusu olduğunda temsili her daim öne almalı. Dünyanın tuzu olmalıyız.
Yaşantın tebliğ etmiyorsa, sana bakan İslam’ı sende görmüyorsa, imanın tadını senden alamıyorsa, nasıl başkalarını diriltebilirsin ki?
“Biz kulun kusursuz olmadığını kendimizden biliriz.” Ne güzel söylemiş söyleyen. Herkes kendisinde, görünür bir yere bir parça kusur koysun bir zahmet.
Hiç bir insan O’nun emirlerini asla kusursuz yerine getirememiştir.( Abese/23)
İnsanı tek cümlede özetleyen bu muhteşem ayet, “kul kusursuz olmaz” ın Kur’ancasıdır.
Tebliğ söz değil, hal iledir der büyüklerimiz. Kişi başkalarının kusurlarını gördüğü müddetçe kendi kusurlarını göremez, der ve” Kusur görenindir ” diye devam eder……
İşte hayat felsefesi,
İşte mutluluğun anahtarı…
Cumanın feyz ve bereketi üzerimize olsun.
Selam ve dua ile…