Hayata olumsuz bakan bir kadın, bir anne bir sabah kalkar ve hayata yeni kararlar almış ve bunu yazıya dökmüştür…
Hayata olumsuz bakan bir kadın, bir anne bir sabah kalkar ve hayata yeni kararlar almış ve bunu yazıya dökmüştür…
İnsanlar kabuklarını soymaktan korkar. Ama aslında korkudur kendilerini bitiren. Herkes çocuk olmak ister hayatlarının bir döneminde ama bunu yapmak için adım atmazlar. Konuşmak çözümdür kimi zaman muhatabınla. Aşılanan duygular “başkaları” olmadığı sürece fikirlerin seni kendine götürmekte zaten ilk adımı atmış olur. Önce başkaları ne der? Kabul görür müyüm? Bunu yaparsam ne olur ? Kimi ne kadar üzerim ? Beni ne kadar üzerler? vs.
Devletler , insanlar , hayvanlar ve çocuklar . Sıfırlanmak için bize dayatılan her şeyi , ayıp-utanç – korku gibi soyut kavramlardan uzak olduğu sürece tabiri caizse “arsız” oldukça insan aslında bir anda silebilir. Bu mümkün.
Aslında kendinde biten olayları insanın başkalarına mal etmesi kaçıştan başka bir şey değildir.
Korkularınızla yüzleşin. En kötüsünü düşünün , kırdığınız, hayatınızın belirli bölümlerinin içine eden , size kendinizi kötü hissettiren herkesi ve her şeyi affedin. Haketmediğinizi düşündüğünüz ama şu an olduğunuz yerde çabalarınızla yaşanmışlıklarınızla aslında ne kadar güçlü ve değerli olduğunuzu kabul edin. İnsan kendine yetiyor.
Evlatlarınıza , kendi doğurduklarınıza , bir şekilde doğmasına sebep olduklarınıza sadece sizin yaşadıklarınızı yaşamasınlar diye sahip çıkın. Kız ya da erkek farketmiyor. İyi insan nasıl olunuru değil de bir insanın kendine yetebilme gücünü gösterin . Ayakkabını tek başına giyebilir bağcığını bağlayabilirsin, hayat başlı başına zor olduğu için çemberi bir de siz daraltmayın! Değerli olduğunu hissetmesi için değersizliği tatmasına gerek yok. Anneler doğurur evet 9 ay boyunca bebeklerine hayat olurlar ama asıl iş babalar da . Hayata bir sıfır başlayan çocuklar yetiştirmemek adına 0-10 yaşında hali hazırda evladınız varsa yaptıklarınız ve yaşattıklarınızla tamamen örnek olduğunuzu gelecek yaşantısını etkileyeceğinizi unutmayın. Erkek çocuk , kız çocuk farketmiyor. Kız çocuklarınızı kız gibi yetiştirin, babası gibi olmayan ya da babasıyla benzer özellikleri olan erkeklerle yolu kesişmesin, sevgi dilenmesin , hayatının mutlu sürdürebilmek adına başka mutlu insanları örnek almasın. Geriye dönüp baktığında ona ilk aldığınız maddi değeri olan hediyeyi değil de annesine nasıl iyi davrandığınız gelsin gözünüzün önüne. Bir insan 7 sinde neyse 70 inde de odur klişesini kırmak hala ölmediyseniz , ruhunuzu hakka teslim etmediyseniz hala elinizde.
Aman nazar değmesin! Aman bize gelmesin ! Daha fazla para ! Daha güzel iş! Rızkının sınırı olmayan Allahtan maddi şeyler beklerken bile sindirildik neden ki? Düşününce doğru geliyor haklıymış çocukluk arkadaşım. Abi bu adamlar nasıl bu kadar zengin? İnsanların kazandıkları bu para helal mi ya da kesin dedesinden kaldı ? Bize düşmemeli sorgulamak. Eline geçen fırsatları değerlendirmediğin için kendine ya da sana miras bırakamadığı için dedene kızacağına, yeniden doğmak için kendine yeniden doğman için fırsat ver.
Başına bir şey gelmesini bekleme bunu yapmak için!
Anneysen çocukların üzerinde onları değersiz hissettirecek davranışlar sergileme.
Babaysan güçlü durmayı gerçeklerden kaçmanın ardına saklama. Sevgini göster, kaç yaşında olursan ol , ne yaşadıysan yaşa , zengin ol fakir ol çocuğunu var eden biri olarak , şu anda olduğu yerde olmasına sebep olan biri olarak önce kendini affet.
Öğretmensen hayatına dokunduğun , bir dönem hayatından geçtiğin çocukların ,seni hatırladıklarında onlarda bıraktığın izlenimin ailenin ya da kitapların sana öğrettiklerinden soyutla kendini , zekası ne olursa olsun hayatlarında travma yaratacak davranışlar sergilemelerinden uzak bir yaşam sunun .
Söyleyemedikleri şeyler olmasın size! Sizi üzmekten korkmasınlar mesela. Bunun adına terbiye denmesin. Fikirlerini özgürce söyleyebilme fırsatını , üzüldülerse neye üzüldüğünü , kızdılarsa neye kızdığını ilk size söyleyebilsinler.
Özetle hasta ve sağlıksız ruhlar yetiştirmemek adına , “aman nazar değmesin “vesvesesinden , konuşarak çözülecek problemlerin , söylerse üzerinden kalkacağını bildiğiniz yükler yüklemekten vazgeçin. Gelecekte size öfke duymasını istemiyorsanız doğurup büyüttüğünüz çocuklardan beklenti içinde olmayın.
İlk değer de değersizlik de ailede başlıyor. Çocuklarınızı koşulsuz sevmekle , hatalarınızla yüzleşerek başlayabilirsiniz. Yaşınız kaç olursa olsun geç değil.
Bir insanın başka bir insana , hiç tanımadığı ama bir şekilde iş’te , aşk’ta, okul’da , durup dururken yol’da , hatta hayvana beslediği duyguların arkasında yatan şiddetin , öfkenin , her türlü iyi kötü duygunun sebebi siz ve size yaşatılanlar.
Eminim siz de ailenizden ne gördüyseniz onu yaptınız .
Kendinizi affedin.
Kendinizin ve gücünüzün farkına varın.
İyileşmek için size kötü şeyler yaşatan yukarda da belirttiğim bir sebeple hayatınızın içine eden insanlar da dahil hepsini affedin. Önce yaşattıklarını hatırlayın ama.
Bu arada Merhametten bahsetmiyorum . O da aşılanmış bir duygu. Çocukluğunuzdaki siz olmak oraya geri dönmek istiyorsanız birini kırmaktan korkmadığınız ilk zamana dönün.
Yüzsüzlüğün tadını çıkarın.
Acılarınıza karşı duyarsızlaşın.
Ayrılık – ölüm de dahil –
İlanen duyurulur 32 yıllık hayatıma bir şekilde dokunan, bir döneminde bir yerlerden geçen ben de kötü hatıralar bırakan herkesi affediyorum. Çünkü ben , değerli bir insan olduğumun farkındayım. Nerede olursam olayım bu bir ölümde olabilir gözlerimi kapattığımda oğlumu bırakacağım insanlar olduğunu biliyorum . Hatta oğlumun gücünü görebiliyorum o kendine şimdiden yetebiliyor. Tek başına bir çok şeyin üstesinden şimdiden gelebiliyor .
En önemlisi de benim mutsuz ettiğim bir şekilde hayatlarının içine ettiğim , kırdığım , düzeltemeden , özür dileyemeden biten giden herkesten, özellikle annemden babamdan , eşimden -annesinden-babasından , oğlumdan özür dilerim. Onlar da beni affetsin.
Bumin Berat’tan farkım kalmayana kadar …
Tekrar daha iyi , daha sağlam birlikte büyüyene kadar …
Onunla birlikte ben de çocuğum.
Merak etmeyin.
Sizi önce siliyorum.
Sonra Tekrar yazıyorum …
Delirmiyorum, iyileşiyorum
Günaydın…
Arife DEMİR AĞAN