İnsanları tanıyan yalnızlaşır!
İnsanları tanıyan yalnızlaşır!
Çıkardım ayakkabılarımı aldım elime. Ayaklarım kıpraşmıyor. Kayboluş çünkü dışarısı. Manevi gücümü çokça test ettiğim bir dönem. Zamane dili lâl olmuş, kapattim gözlerimi, içime içime yürüyorum. Kendime uğruyorum, kendimi ziyaret edip, kendimdekileri kontrol ediyorum. Yürüdükçe eziyorum.
Hz.ömer; “Yalnızlık cahil kişilerle oturmaktan iyidir.” Hz.Ali; ” insanları tanıyan yalnızlaşır.” Cemil Meriç; “Yalnızlık ellerin kahrını çekmekten bin kere daha güzel.” Cahit Zarifoğlu; “Yalnızlığıma zalimce bir hayranlık duyuyorum.” İsmet özel; “Yalnızım en kuvvetli tarafım da bu.”
Yalnızlık insanı rabbine yaklaştırırken masivadan uzaklaştırır. Herkesin bir hirası olmalı ara sıra içine çekilip tefekküre dalacak. Ve …azık getirecek birde Hatice’si…
Yalnızlık insanın kendi hakikatine yolculuktur. Kim bilir? Belki kendinden, bendinden kurtuluşu, Yaradan’a bend’oluşu…
Ancak, seçilmiş yalnızlıkla içine düşülmüş yalnızlık farkĺı. Seçilmiş yalnızlık insanı tefekküre, düşünmeye götürür. İçine düşülmüş yalnızlık ise çürütür.
Seçilmiş az’lık, seçilmiş yalnızlık, bir mertebedir. İstemeden bunların içine sürüklenenle, bunları bilinçli seçen arasında uçurum vardır.
Derviş’e “halin nicedir?”
diye sormuşlar;
Yanıt vermiş:
“Kainatı tanıdıkça hayretim; insanları tanıdıkça korkum; kendimi tanıdıkça kaygım çoğalıyor”
Selam ve dua ile…