Kalbin göremediği ilmi, beyin idrak edemez
Kalbin göremediği ilmi, beyin idrak edemez
Maalesef bizi internet ve özel tv kanallarının sapkın boşa vaktimizi alan boş programlarıyla silahsız bitirdiler.
Akşam tesadüfen bir yarışmayı izliyordum. Bu soruyu uzmana sormasından izleyici olarak ben utandım. Demekki maneviyat o seviyede yazık biz bu gençlikle hiç biryere varamayız.
Gerçekten ilginç bir durum. Amerikan lisesi mezunu, Koç Üniversitesi hukuk bölümünü bitirmiş, Almanya’da MBA eğitim almış, üç yıl avukatlık yapmış ama oruç ne zaman açılır, sorusunu bilemiyor ve uzmana soruyor.
Akademik müfredatın dışına çıkmadan okumak, okumak değildir. İçinde yaşadığı toplumun değerlerini benimsemese bile merak edip araştırmayan biri de aydın değildir. ”Adaşı” Yunus ne güzel söylemiş;
İlim İlim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen
Ya nice okumaktır.
Buradaki kendin bilmek, özünü bilmektir, Allahı bilmektir, Allaha giden yolu bilmektir. Beyhude bir hayat. Heyhat!
Hani oruç tutmamış olabilirsin de, oruç tutanı da mı görmedin. Kendi yaşadığı toplumdan bu kadar mı uzak olur. Hasbelkader bir iftar organizasyonuna bile mi gitmedi? 2+2=4 olduğunu bilmek için Matematikçi olmaya ihtiyaç olmadığı gibi bunu bilmek için de Müslüman olmaya ihtiyaç yok.
Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz derler. Dünya için süper donanımlı ama ahiretten bi haber..
İlimin bilimle kavgalı olduğunu sanan ahmaklar, ilimle münasebeti olunca bilimden uzak olacağını sanıyor. O sebeple dine yakın herkesi cahil görmeye meyilliler. Oysa ki bu yanılgıyı benimseyecek kadar cahiller.
Aynı tipler Corona Salgını başladığında “dünyayı din adamları değil bilim adamları kurtaracak” gibi gizli nefret içeren söylemlerle çığırtkanlık yaptılar. Oysa ki yeni şehir hastanelerini, yerli tıbbi cihazları, yeni sağlık sistemini eleştirdikleri dindar yöneticilerine borçlular.
Bu durum gerçek cehaletin ne olduğunu göstermesi bakımından numunelik, fakat asıl sıkıntı bu tiplerin sorunun gerçek cevabını bildiği halde söylemesi durumunda CV si ile uyumlu olmayacağı ezikliği ve kompleksi ile yarışmayı bile feda edecek kadar yabancı, sığ, yavan, donuk olması.
Müslümanlığa uzak bir nesil yetişiyor ise müslümanım diyen herkes bundan sorumludur. kendi yurdumuzda kendi çoçuklarımıza temelde islamı öğretimiyor isek milli bir eğitim veremiyoruz milli olmayan bir eğitim veriyoruz.
Suç kimin? Ailenin mi? Toplumun mu? Devletin mi? Yoksa bizden değil diye diğerlerine Allah’ın selamını vermeyen Din camiasının mı?
Şu ülkede kaç tane aile çocuklarını, lgs ya da yks sınavlarına hazırlar gibi ahirete hazırlıyor?
Kaç tanesi Kuran ve din eğitimi için özel ders aldırdı çocuklarına?
Kaç tanesi okul ve öğretmen seçiminde çocuğunun ahiretini düşünerek hareket etti?
Bunları sormak lazım kendimize
” Bir şehri imar ederken nesli ihmal ederseniz o nesil gün gelir o şehri imha eder.”
Neslin suçu yok !!!
Suç onlara bırakacağımız en güzel miras olan dini değerlerinden bihaber yetiştiren biz ebeveynlerde…
İlim irfan tedris eyle, bitir onca mektebi,
Heyhat, yoksa iman, ayırmıyor insan ile merkebi…..
Tamamen kurgular ve dogmalarla eğitilmiş bir neslin sonucu gün gibi ortada! Kendini dahi kurtaramayacak ilme. Hamallık etmek ne vahim bişeydir?
Kendi değerlerinden koparılmış bir nesilden gelecek kurmalarını beklemek! İnsanın içini acıtıyor….
Çünkü kalbin göremediği ilmi, beyin idrak edemez.
Mevlana’nın dediği gibi;
“Testide ne varsa, dışına o sızar”.
Affet Allah’ım beni, bizi, hepimizi affet !!!