Mahremiyet Mazide Hoş Bir Seda Artık
Hava kirliliğinden değil, haya kirliliğinden nefes alamıyoruz..
Eskiden mahremiyet diye bir şey vardı, şimdilerde ise kaç erkekle yattığını göğsünü gere gere yazan çağdaşlığı ve özgürlüğü yattığı erkek sayısına oranliyan sadaksizler devri gelmiş..
Osmanlı’da karı koca merdivenden çıkarken erkek arkadan gelirdi ki hem hanımının vücudu ifşa olmasın hem de hanımı düşerse tutabilsin. Mahremiyet hassasiyetimiz nereden nereye geldi.
Çocuğu beşikte bakıcıya teslim ederek annelik rolünü yok ettik Çocukları okuldan kulübe kulüpten etüde sütten özel derse koşturarak aile hayatını yok ettik Çocuğumuzun her anını sosyal medyada paylaşarak mahremiyet duygusunu yok ettik galiba biz çocuk eğitiminde işleri yok ettik.
Sosyal Medya’nın son 15 yılda hayatımıza bu kadar hızlı entegre olmasıyla toplumdaki ahlakî yozlaşma da aynı hızla arttı.İnsanlar artık yatak odalarını paylaşmakta en ufak bir beis görmüyorlar. ‘Bak benim böyle güzel evim var’ uğruna bunca yıllık o kutsal mahremiyet olgusu çöktü.
Sosyal Medya, tavizleri de beraberinde getirdi. İşte en son örneğiyle Tik-Tok. Koca koca adamlar, kadınlar o yaşlarına dek ‘asla!’ dediği her şeyi yapar oldular. TV’ler bizden çok şey götürdü deniyordu ya, Sosyal Medya yanında TV melek kalır. Sosyal Medya derin bir çukur artık.
Çok boşta kaldık…. havalı olucaz, az parayla zengin görünücez, daha az iş yapıcaz diye evde misafir ağırlayan yok herkes dışarılarda cafeler de günler doğum günleri nişanlar kutlamalar dışarıda yapılıyo samimiyet kalmadı gösteriş dünyası oldu bunların yayınlanması gerekiyor.
“Mutluluğu paylaşayım” derken, paylaştıklarına başkalarının verdiği değer kadarınca mutlu olmaya başladı insanlar…