Sessiz Yaklaşan On Bir Ay’ ın Sultan’ı

Sessiz Yaklaşan On Bir Ay’ ın Sultan’ı

Korona musibetiyle uğraşılan şu günlerde sessiz sedasız 11 ayın sultanı Ramazan ayı yaklaşıyor.

Her kelamı karanlıkları aydınlatan, ümmetin kurtuluş rehberi, sözlerin en güzeli ve müminlerin sığınağı olan Kur’an-ı Kerim’in indirildiği mübarek ramazan ayı gün be gün yaklaşmakta…

Hüzünlü bir ilkbahar yaşıyoruz Ya Rabbi!
Toprağı yara yara çıkan tohumlar gibi, kuru dallarda yeşeren yapraklar gibi bekliyoruz Ramazan’ın rahmetini…

“Ramazan Rahmet Ayı” huzur ayı , bereket ayı ,
günahlardan arınma ayı , her türlü haramdan uzaklaşma ayı. Yaklaştı işte geliyor müslüman âleminin baş tacı 11 ayın sultanı “Ramazan “.

Bize düşen kaderi belirlemek değil, bize düşen bahanelere ve günün koşullarının arkasına sığınmak değil, biz düşen uygun ortamı beklemek değil. Bize düşen; Kulluk…

Mü’minler uyanın ve sevinin, en değerli ayımız Ramazan’ımız geliyor. Canla başla hazırlanalım.

Enes radıyallahu anh şöyle rivayet ediyor: “Şaban ayı girince Müslümanlar Kur’an okumaya kapanırlardı. Zayıf ve miskin kimseler Ramazan’a hazırlansınlar diye zekâtlarını verirlerdi.”

“Ramazan geliyor diye sevinmek imândandır.” der Hz.Ömer (r.a). Kim ki bizim Ramazan muştumaza sed olmak ister ise, Ebû Cehil’in torunu olsa gerek.

Biz 11 ayın Sultanı Ramazan gelecek diye dört gözle bekliyoruz bazıları oruç ertelensin derdinde.

Başımıza gelen onca felaketler zaten Allah’ın emir ve yasakları dinlenmeyip ertelediğimiz için gelmiyor mu?
Bir kendinize gelin artık yahu!

Ezan okunuyor cemaate gidemiyoruz,
Sela okunuyor Cumaya gidemiyoruz,
Ramazan geliyor teravihe gidemiyecez görünüyor.
Rahmetli “Bayram Ali Öztürk hoca” derdi ki;
‘Allah katındaki değerini öğrenmek istiyorsan Mevlananın seni neyle meşgul ettiğine bak’.

Eskiden cehalet eğitimsizlerden gelirdi, şimdi eğitimlilerden geliyor. Sistem cahil üretiyor. Ama değiştirilemiyor.

Neden acaba? Hiç düşündünüz mü?

Hatırlayalım koronanın çıktığı günlerde birileri koronanın ülkemizde yayılmasının bütün suçunu umrecilere yıkmaya çalıştılar. Buna karşın Avrupa’ya eğlenmeye giden ve umre ibadetinden dönenlerin yirmi otuz katı insanı hiç görmediler. Aslında bunların dertleri cami, cemaat ve namaz.

Doğrusu dinimiz sıhhati her zaman öne almaktadır. Fakat bazı eğitimli cahiller hastalara moral olsun diye kiliselerde verilen konserleri ön plana çıkarırken minarelerimizden yapılan dualara kulak tıkayarak alkışlarla bastırmaya çalıştılar.

Üzülerek belirtmek isterim ki, sözde okumuş aydınların büyük bölümü dinimize mesafeli duruşu ne yazık ki hala devam etmektedir…

Diğer taraftan koronayı fırsata çevirmek isteyen bazı akılperestler şimdi de ramazan orucunu dillerine dolamaya başladılar.

Neymiş oruç bağışıklık sistemini kırabilirmiş. Ramazanda aç kalacak insanlar için bu büyük bir risk oluştururmuş. Bakınız ne kadar masumane tavsiyelerde bulunuyorlar.

Ömründe ihlasla ibadet etmemiş, ramazan geliyor diye içi kıpır kıpır olmamış insanlar da orucu tartışmasın artık bi zahmet.

Hele birde bu mevzuyu fırsat bilip başka konularda ümmetin hatalarını ortaya dökenler yok mu?

Bir defa adı üzerinde farz olan oruç ramazan orucudur. Ramazan ayını başka bir aya taşıyabiliyorsan orucu da taşırsın.

Din İşleri Yüksek Kurulu’ndan, konuyla ilgili bir açıklama geldi: “Yüce dinimizin ilkelerine göre her ibadetin ifa edileceği zaman, mekân ve şartlar vahiyle belirlenmiştir. Ramazan ayında sağlıklı olan her müminin oruç tutması Allah Teâla’nın emriyle (el-Bakara, 2/183-185) farz kılınmıştır. Bu ibadetin topyekûn ertelenmesi mümkün değildir.” 

Oruç ertelensin diyen tayfa. Size zaten sonsuza kadar erteli. Oruç tutmak için evvela akıl sahipliği şart. Bu konu sizin üç beş saat kalacağınız açlıktan çok daha öte bir mesele.

“Oruç nasıl tutulur” diye sorsan cevabını veremeyecek tipler “Ramazan’da oruç tutmak ertelensin” diyorlar.

Neyse ki hastalık Çin’den bulaştı. Kazara Mekke’de ortaya çıksa, “İslam Dini yasaklansın” derlerdi.

“Ey iman edenler! Oruç, sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki boylece siz takva sahibi olursunuz.” (Bakara Suresi, 183. âyet)
Tutmak isteyen tutar,
Tutmak istemeyenler tutmaz.

Gün görmüş bir amca derdi ki;

Kuranı ezberlemek istedim ama hafızam bana ihanet ediyor.

Oruç tutmak istedim ama sağlığım dayanmıyor.

Geceleri namazla geçirmek istedim ama artık ayaklarım beni taşımıyor.

Sonra da önceliklerimi gözden geçirmem gerektiğini çok geç anladım.

Selam ve dua ile …