Vefa bir emanettir
Vefa bir emanettir
“Vefa bir emanettir Ciritçi Abdullah” diyordu Gönül Dağı’nın meczubu.
Ve devam ediyor; “Emanetin kıymetini bilmeyen, vefanın kıymetini ne bilsin. İnsanlar başkalarının körü olmuş. Kendinden başka kimseyi görmüyor kimse. Ben var koca bir ben. Kaplamış her yanı duvar gibi. Ben’e çarpıp duruyor herkes. Cama çarpan sinekler gibi. ‘Ben’ duvarını aşamayan ne emaneti bilir ne vefayı.”
Nasıl güzel bir anlatım, ne kadar güzel ifadeler…
Replikler kitap gibi hakikat manzumesi.
Günümüz insanının asıl derdini nasıl güzel anlatıyor. Bizi böyle düşündüren yapımların olması da başka bir güzellik.
Vefâ, bir karakter, geçici bir güzellik veyahut anlık oluşan duygu değildir; muhatabının kalbine ince ince, ilmek ilmek nakşedilmiş insanlığın resmidir.
Belki de hüznü bu yüzden seviyorum.
Çünkü yüreği olana dokunuyor, olmayana zaten uğramıyor..
Heyhat!
Vefa bozacı mıydı?
Yoksa daha ahlaki bir değerimiz miydi?
Ayna kör’de, insan ve imkan terazisine kurulmuş bir çağda yaşıyoruz.
Ne içilen kahvelerin, ne edilen sohbetlerin, ne paylaşılanların, ne anıların hiç hatırı kalmamış…
“İnsanım ve vefanın ancak yüreğinin sesini duyan insanların harcı olduğunu öğrendim.”
Vefa gibi geleceğe miras bırakacağımız manevi değerlere sahip çıkalım. Zira bu değerler yozlaştıkça toplumun iskeleti bozuluyor…
Selam ve dua ile…