Ya ümitler de biterse!
Ya ümitler de biterse!
Bu ülkenin muhafazakâr mütedeyyin insanları, 80 yıldır iktidarını sadece darbe ve cuntalarda gören bu postal yalayıcısı alçak zihniyetle mücadele etmekle geçirdi.
Hiçbir zaman kaostan beslenmedi. Ezanı susturulduğunda bile, başörtüsü yasaklandığında bile, İmam Hatipleri kapatıldığında bile hep sandık dedi. Bunca kazanımı sabırla, gayretle ve korkmadan elde ettik. Başımızı öne eğecek ne bir sözümüz oldu, ne bir davranışımız Elhamdülillah.
Bu aralar “Fahişe” ifadesi üzerinden Dilipak sosyal medyada linç edilmeye çalışılıyor. Vurmadan önce bir dinleyiniz, karşınızdaki kişi ne söylüyor, anlamaya çalışınız. Dava açmakla neyi çözeceksiniz Allah aşkına? Dilipak’ın İstanbul Sözleşmesi’ni destekleyenlere ‘fahişe’ dediği algısı oluşturmaya çalıştıranlara çanak tutmayınız.
Yıllarca başörtüsü davasını hem sahada hem de kalemiyle savunan, onlara sahip çıkan, iffet ve haya timsali bir adamı, kadınlara “fahişe” dedi algısından hareket ederek, günah keçisi ilan etmeyiniz. Bu durum hiç kimseye fayda olmaz. Bizi izlemekte olanlar, köşklerinden “yiyin birbirinizi” diyorlar, görelim artık.
Peygamberimiz; “Severken de, buğz ederken de, ölçülü olunuz” buyurmuştur.
Bu rivayet, aşağıdaki ayetle birlikte düşünüldüğünde daha da bir anlam kazanmaktadır:
“İyilikle kötülük bir olmaz. O halde sen kötülüğü en güzel tarzda uzaklaştırmaya bak. Bir de bakarsın ki seninle kendisi arasında düşmanlık olan kişi candan, sıcak bir dost oluvermiş!” (Fussilet, 41/34)
Bu ölçü ile kendinizi sıgaya çekip, bir nefs-i murakebe yapalım, bakalım sonuç ne çıkacak?
Bir sistem veya fikir; “öz eleştiri yapan” ikaz eden dostlarına hasım, yalakalık yapan kişilere de dost olursa, yara almaya mukadderdir. Ülkemiz şuan, paramparça edilmiş olan ümmet için bir ümit. “Ya ümitler de biterse…” !
Bakın daha önce Nureddin Yıldız ve İhsan Şenocak Hoca efendiler meselelerinde, feminist ve laikçi çevrelerin fitneleriyle birçok samimi Müslüman küstürüldü. Şimdi de Dilipak üzerinde bir küstürme harekâtını sezinliyorum. Lütfen “Bindiğimiz dalı kesmeyelim” Bu duruma mâni olalım.
Ebu Müslim Horasanî ‘ nin sözüne kulak verelim: “Onlar şerlerinden emin oldukları için dostlarını uzak tuttular. Kendilerine bağlamak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakın tutulan düşman dost olmadı. Ama uzak tutulan dostları düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince de yıkılmaları mukadder oldu.
Müslüman her yer de, her durum’da, dürüst ve samimi olmalı. Rab’bim feraset versin, mübarek gün duaların kabulü umuduyla…
Selam ve dua ile…