Bilim icat eder; maneviyat ise terbiye
Bilim icat eder; maneviyat ise terbiye
Dinsiz ilim kör, ilimsiz din topal demiş Atalarımız.
“Bizi kurtaracak olan din değil, bilim diyen ahmaklar” şöyle tarihe dönünde ecnebilerinin ben buldum dediği bilimsel her türlü şeylerin köküne bakin bakalim!
İslamı ve Müslüman bilim adamlarını göreceksiniz!
Biruni, Cezeri, Ibn-i Sina, Ali Kuşcu, Harizmi, Aksemseddin ve daha niceleri…
Daha dün Nagazaki ve Hiroşima’yı yerle bir eden din değil, bilimin son icatlarıydı.
Bizi kurtaracak dindir ve Allah’ın (c.c.) “oku” emriyle bizi sorumlu tuttuğu ayrıca Fahr-i kainat, Sultan-ı Resul-i Zişan Hz. Muhammed (S.A.V.) efendimizin “İlim öğrenmek kadın-erkek herkese farzdır” hadisiyle bizi bilime sevk ettiği yüce dinimiz İslamdır.
Şunu kafaya koyun ey ahmaklar, etiği olmayan bilim, bütün dünya için tehdittir; cahilce yorumlanan din de öyle. Bilim icat eder; maneviyat ise terbiye.
Cami değil, hastane lazım diyorlar, İtalya’da Cami’mi var?
İmam değil, Doktor lazım diyorlar, İspanya’da İmam’mı var?
Umre’den dönenler suçlu diyorlar, Fransızlar, İngilizler Umreden’mi döndü?
Söyledikleri herşey bahane bütün kinleri İslam’a ve Müslümanlara karşı…!
Maneviyat bir terbiye mektebidir. Bu mektebde olmayan, okumayan, bu mektebin kutsiyyetini, kıymetini kavrayamaz. Bu bir nasip işidir. Nasibi olan gelir alır, nasibi olmayan nasipsizler kendi ürettikleri hurafelerde helak olur.
Ne diyordu Yunus Emre, “Gezdim Halep ile Şam’ı / Eyledim ilim talep / Meğer ilim bir hiçmiş / İllâ edep, illâ edep”; “Girdim ilim meclisine / Eyledim kıldım talep / Dediler ilim geride / İllâ edep illâ edep”.