Yalnızlık; Allah’a hasret
Yalnızlık; Allah’a hasret
Peygamberimizin “Yalnız yaşayıp, yalnız ölüp, yalnız diriltilecektir” dediği ve övgülerle bahsetti Ebu Zer’e bir gün sorarlar:
“Yalnızlık zor değil mi?”
Dedi ki:
“İnsanlar daha zor!”
“Yer Ebu Zer’den daha doğru bir kimseyi taşımamış, gök onun gibi bir kimseyi gölgelememiştir.” diyerek Rasulüllah’ın taltif ettiği büyük sahabi…
Ebu Zerr çölde bir başına ölmüştü.
Eşine;
En büyük ibadeti neydi? diye sordular.
Tefekkürdü, dedi.
Boş kalınca kıbleye döner saatlerce düşünürdü.
“Bilmezler yalnız yaşamayanlar, nasıl korku verir sessizlik insana.
İnsan nasıl konuşur kendisiyle.
Nasıl koşar aynalara.
Bir cana hasret bilmezler.” diyor Orhan Veli.
Sanırlar ki kulun yalnızlığı çevresinde hiç kimsenin olmamasıdır,
Bilmezler ki; kimsesizlerin kimsesi kulun tek ve yegane sığınağı olduğunu.
Bilmezler, yalnızlığı öğrenmişlerin bir nefese hasret kalmamak için neler feda ettiklerini.
Ve bilmezler ki, nasıl ki toprağın en otsuz-köksüz yalnızlığı, verimli bir kalabalığa kavuşmak içinse, tüm yalnızlıkların da Allah’a dönebilmek için olduğunu.
İşte en derin mânâ,
En güçlü hissediş…
Velhâsıl;
“Yalnızlık Allah’a mahsus derler. Fakat bence yalnızlık; Allah’a ‘hasret’. (Ahsen İLHAN)
Selam ve dua ile…