Ahlaksızlığın galebe çaldığı bir ortamda, ahlaksızlık ahlak oluyor!

Ahlaksızlığın galebe çaldığı bir ortamda, ahlaksızlık ahlak oluyor!

Dijital-görsel bataklığa gidiyoruz!

Diziler ayrı rezalet, filmler, reklamlar ayrı rezalet! Bu gidiş nereye?

Cinsel içerikli ve teşvik edici dizi, film, yayın, haber hepsi toplumdaki bu şerefsiz sapıkları çoğaltacaktır. Devlet Politikası olarak bunun önüne geçilmelidir. Hiç doğru bir yere gitmiyoruz. Ahlaksızlığın galebe çaldığı bir ortamda, ahlaksızlık ahlak oluyor. Haliyle kimsede yadırgamıyor. Belden aşağı esprilerle, ahlaksızlığın ve kabalığın milyonlarca seyircisinin olduğu bir ortamda gerçek sanat ve müziğe çok ihtiyaç var!

Pespayeliğin makbul olduğu zor zamanlardayız. Ahlaksızlığın dünya saltanatı sürdüğü, bunun karşısında boyun eğen çürümüşlüğün kabul gördüğü bir dönemi yaşıyoruz. Düzenbazlığın, terbiyesizliğin, cehaletin, yobazlığın geçer akçe olduğu ortamda ilerlemeden, gelişmeden, iyi bir gelecekten ve huzurdan söz edilemez. Bununla birlikte; faizli bankalarımızla, milli kumarhanemizle, subliminal dolu dizilerimizle, haramı bilmeyen muhafazakarlarımızla mazlumlara umut oluyoruz.

Meritokrasi ve liyakat ‘ın olmadığı bir memlekette, Adalet ve hukuğun yok sayıldığı bir ortamda, özgürlüğün ve ahlaksızlığın ahlak olduğu bir memlekette ne huzur olur ne de bereket.

Türk aile yapısını yok etmeye çalışan “Mor güruhâ” destek olarak, delilsiz beyansız iftira yasalarıyla ERKEKSİZ AİLE YAPISI oluşturmaya/Kadını devamlı güçsüz göstererek ART Niyetli kadınların yasaları İSTİSMAR etmelerine engel olmayan bir dönemde yaşıyoruz. Bu kafayla gidersek 21. yüzyılı da kaybederiz…

Yeni Türkiye ile öylemi?

Derler ya hep..! Eskiyen Zaman mı? Yoksa eskisi gibi kalamayan insan mı..?

Zaman da, zemin de, insan da sürekli olarak tekamül ediyor. Etmeye de devam edecek. Kemalata had hudut yok. Menzil Ebediyet (bekâ) olan Muhammed-i ahlâk yani, değişmeyen huy’a varmaktır.

Ahlak insanın olma özelliğinin temelidir. Aynı zamanda inancın da temelidir. Yani ahlaksız birisi insan olmanın temel özelliğinden uzaklaştıkça inançtan da uzaklaşır. Gidişata bakınca gördüğüm; Dünyanın optimum ahlaksızlık ve inançsızlığa gittiğidir. İnsanlık yok oluyor.

Elinde baltayla ibrahimiyim diye gezenler beynindeki putların kölesi oluyor…

Dilinden ahlak ve erdem kelimesini düşürmeyenler, ilk sınamada ahlaksızlık ve erdemsizliğin esiri oluyor…

Her konuya pragmatik yaklaşan bir anlayış; ideoljik yaşam felsefesini anlamaz, anlamak da istemez zaten. Ahlaksızlığın yaşam felsefesi olduğu bir toplum; ahlak kurallarını değer yargıları haline getirmiş bir topluluğu veya grubu kabul eder mi? Etmez tabi ki… Bir kaşık suda boğmak ister!

Selam ve dua ile…